O DEĞİL DE GÜZEL KAYBOLDUM

Kaydır

Hiç kayboldunuz mu? Ben oldum.

Üniversite yıllarıydı. Ve herkesin o şehre gelip ‘ Sen mi büyüksün ben mi? ‘ sorularını yinelediği bir yerdi. Kalabalıktı. Bir yerden bir yere gitmek feci bir yük gibiydi. Sıkıcıydı. Ve böyle bir şehirde yaşayacaktım. İlk yılımdı. Akşamüstü vaktine buluşma ayarlanmıştı! O noktaya ulaşacak şanslı kişi bilin bakalım kimdi??? Arkadaşımın (şuan eşim olur kendisi) yalın anlatımına rağmen nasıl oldu da beş dakikalık yolu bir saat gittim aklım almıyor. Büyük ihtimalle yanlış otobüse binip yanımdaki kadına soru dahi soramayacak derecede çekimser oluşumdandı. Yoksa kim o kadar yolu gider de ses etmez ki. Biraz da şöföre güvenmişliğimden olsa gerek rahattım. İneceğim yeri söylemiştim neticede. İşler umulan şekilde gitmediğinden olsa gerek unutuvermişti nerede ineceğimi. Ve saçma sapan bir yerde inip bakınmaya başlamıştım. Yaşlı bir teyze kayboluşumu anlayıp yardımcı olmuştu. Ne de iyi insandı. Canım teyzem.. Vallahi o değil de şimdi anımsadım o zamanları. Bana da helal olsun, çok güzel kaybolmuşum be(!) Öyle bir kaybolmak ki, düşen burnumu yerden almamıştım bile. Kaybolursam kaybolayım nidaları mı, telefonun diğer ucundaki tarif edeni dinlememe edaları mı hangisini anlatayım. Şu da bir gerçektir, doğru yere ulaştığımda yaşadığım korkuyu kelimelere dökmek oldukça zordu. Siz siz olun karşınızda biri varsa ve bir şeyler aktarmaya çalışıyorsa onu dinleyin. Çünkü kendi bildiğiniz her zaman doğru olmayabiliyor. Hele bilmediğiniz bir yerde iseniz asla dik başlı olmayın. Ve kaybolduğunuzu anladığınız o vakit, çevrenize soru sormaktan çekinmeyin. Ben zamanında yaptım, siz yapmayın 🙂
Hayatımdan kısa bir kesit sunduğuma göre asıl konuya gelebilirim..
Sanırım ben yine kayboldum. Fakat bu kez ne bir şehir ne de bir başkası. Kendimde.
İnsan kendinde nasıl kaybolur sesleri yankılanıyor kulaklarımda. Hemen açıklık getireyim.
Bilmediğim bir şehirde kaybolursam çevreye soru sorabilirim. ( Çekinme kısmını bilmem kaç sene önce İstanbul’da bıraktım 🙂 Amma velakin bu iç benliğin cevaplarını bu kadar basit dökemiyorum kelimelere. İlişmiyor zihnimdeki milyonlarca his bulutu birbirine. Hep bir tezat hep bir çıkıntılık. Net olamıyorum. Karmakarışık bir hâl alıyorum. Çareyi uzaklara bakıp iç geçirmekte bulmaya çalışıyorum lakin oda fayda etmiyor. Gözlerimi kapayıp tekrar açtığımda yerimde saydığımı fark ediyorum. Her konuda sıkılmadan konuşup farklı boyutlarda düşünebilen ben, kendimde çakılı kalıyorum. Yok mu bu konuya bir el atan? Ben yine ütopik sınırlarımda kayboldum da..
Etiketler: / Kategori: Genel

Yorum gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir